Maske takmak ya da takmamak işte bütün mesele bu!

Bu bölümde, korona ile hayatımıza giren maske takma ve takmama davranışını risk homeostaz teoremi temelinde gelecek algısı değeri ile açıklamaya çalışacağım. Bunun yanında yapılmış farklı çalışmalardan da örnekler vereceğim.

Öncelikle psikoloji insan davranışlarını genellikle geçmiş zamanda yaşanılan olaylara göre inceliyor, yeni ekoller buna şimdiki zamanı da eklemiştir ama gelecek çok fazla dile getirilmiyor. Oysa ölümlü oluşumuza dair farkındalık ile baş etmek için en iyi yöntem geleceğe bir değer biçmektir. En basit şekilde örneğin yarını planlamak, geleceğe yatırım yapmak, para biriktirmek. Yıllarca okula gidiyoruz hayatımızın çocukluk ve gençlik dönemlerini gelecekte daha iyi iş sahibi olmak için harcıyoruz belki de, bütün bunlar gelecek ile ilgilidir. Durum böyle olunca, yeni bir bakış açısı olarak Martin Seligman homo prospectus kavramını ortaya attı, bu kavram psikolojinin merceğini geçmiş ve şimdiki zamandan geleceğe çeviriyor. Yani insanın gelecek düşüncesini, bu gelecek fikrinin bizdeki etkilerini inceliyor.

Şimdi ne alakası var bu konunun maske takmak ile derseniz eğer, maske takmayı reddetmenin altında yatan bir sebep, gelecek algısının zayıflığı olabilir.

Türkiye’de ilk vakanın bildirildiği 2020 Mart ayından bu yana hayatımızda büyük değişiklikler yaşandı. O günden bugüne belki panik durumu azalsa da hiç bir şey eskisi gibi değil artık. Çevremizde gözlemlediğimiz kadarıyla koronaya karşı farklı yorum ve tavırlar mevcut. Bir kesim; oyun büyük, yalan bunlar derken diğer bir kesim o günden bugüne virüsün ciddiyeti konusunda kendince önlemler almaya çalışıyor.

Araştırmalar bizlere gösteriyor ki maske takmak korona virüsünün yayılım oranını önemli ölçüde azaltmakta. Medya bu konuda olabildiğince her kesime ulaşmaya çalışıyor ve iş sonunda bizlerde bitiyor. Peki ne oluyor da her gün maske takmaya direnen bir kesim hakkında haberler yapılıyor? Hatta belki maske takmak istemeyen bir kişi de sizsiniz.

Bu durum psikolojide farklı açılardan ele alınabilir ama bugün bahsettiğim gibi gelecek algımız hakkında ve risk alma davranışı ile açıklamak istiyorum. Günlük hayatımızda sadece maske takmak değil, mesela bir insan neden alkollü araç kullanır? Özetle, yapılan araştırmalar gösteriyor ki, insanlar içlerinde yaptıkları davranışları dengeleyici bir süreç yaşıyorlar. Araştırmacılar, bu risk alma davranışını gösteren insanlardaki dengeleme sürecini 4 başlıkta sıralamışlar:

Mesela bir kişi kalabalık bir mekanda maske takmayı reddediyor diyelim

  1. Maskesiz daha güzel daha yakışıklı olduğuna daha havalı göründüğüne inanıyordur yani riskli davranışının faydasına odaklanıyordur.
  2. Terliyor ve maske takmak pek konforlu gelmiyor olabilir bu da maske takmak güvenli bir davranış ise bunu  kendince can sıkıcı bir bedel olarak algılıyor olabilir.
  3. Kalabalık ortamda birisinden bulaşacak ve belki hayatına mal olacak ama bu durumu pek önemsemiyor riskli davranışın kendine pahalıya patlayacağına dair öngörüsü düşük olabilir.
  4. Ve son olarak, eğer maske takarsa hem kendinin hem de çevresindeki insanların sağlığını koruyacağına dair inancının pek olmaması, güvenli davranışın kendisine fayda sağlayacağı konusunda inancı düşük olabilir.

Bu 4 temel konu etrafında araştırmacılar farklı deney modelleri tasarlamışlar mesela bilgilendirme afişleri, teknolojik koruyucu aletler, eğitici kurslar insanları yaptıkları sakıncalı davranışlardan pek de korumuyor. İlginç olan şu ki, araştırmalardan bir tanesi; araba yastığı olan arabalardaki insanların daha çok kaza yaptıkları gözlemlenmiş, bunu destekleyen bir çok bulguya örnek vermem gerekirse;
yol aydınlatması iyi olan yollarda motorcular daha dikkatsiz ve hızlı bir sürüş deneyimliyorlar. İsveç’te yapılan bir araştırmada ise çocuklara okullarda trafik hakkında bilgilendirici eğitim veriyorlar ve daha sonra fark ediyorlar ki bu eğitimi alan çocuklar daha çok trafik yaralanmaları deneyimliyorlar.

Tabi  burada yanlış anlaşılma olmasın bunlar demek değil ki eğitimler, hava yastıklı arabalar ve aydınlatılmış yollar kazalara neden oluyor. İnsanlar sanırım sahip oldukları ekipmanlara ve bilgilere güvenerek kaza yapma oranlarını artırıyorlar. Aslında burada üzerinde durmak istediğim konu şu ki, bu araştırmaların ortak sonucu olarak gelecek algısı yüksek olan insanlar daha az riskli davranışta bulunuyorlar. İçeriğin başında bahsettiğim içsel dengeleme terazisinde gelecek planlaması ağır basıyor. Meyve tabağındaki en sevdiği meyveyi yemeyi en sona bırakan kişiler gibi düşünebilirsiniz. J Gelecek algısı yüksek olan insanlar sağlıklarına daha çok dikkat ediyor, daha iyimser, empati seviyesi yüksek ve iyi oluş düzeyleri diğer insanlara göre daha iyi konumda oluyor. Yazının ana sorusu olan maske takmama davranışını da bu açıdan ele alırsak, maske takmayan bir kişi kendi geleceğine dair net bir değer algısı olmadığı, ne olacaksa olsun çok da önemli değil benim için diye düşünüyor olabilir. Hayatında kendisi, sevdikleri ve dünya için bir gelecek tasarlamamış bunun üzerine henüz düşünmemiş olabilir.

İnsanlarda gelecek algısını artırmak için teşvikler iyi rol oynuyor. Çoğu ülkede bu durumu işlevsel olarak kullanmak için emeklilik sigorta sistemleri çeşitli teşvikler içeriyor. Mesela sağlık sigortanız var ve belirli bir yaşa kadar ciğerlerinize iyi baktıysanız sigorta şirketi sizi ödüllendiriyor aynı şekilde trafikte ne kadar az kaza yaptıysanız ödüllendiriyorsunuz.

Teşviklerin işe yarayacağı aşikar fakat şahsi fikrim gelecek algısının daha üst versiyonu olarak kendimizin ailemizin de ötesinde dünya ile bütün yaşamayı öğrenecek topluluklar yaratmak hedeflenirken teşviklerden ziyade içsel bir mekanizma ile bunu benimsemeliyiz. Yani bugün maske takıyorsak bunun anlamı sadece gelecekte sağlıklı yaşam ve  sevdiklerimize bulaştırma kaygısı olmamalı. Bunun da ötesinde her ne yapıyorsak bir sonraki senaryoyu zihnimizde tasarlamamız gerekiyor. Sözlerimi bir Talamud deyişi ile bitiriyorum öyleyse,

Ben, kendim için değilsem,

Kim benim için olacak?

Yalnızca kendim içinsem, neyim ben?

Şimdi değilse ne zaman?

Diğer podcastler için buraya tıklayabilirsiniz.

Kaynaklar:

Björgvinsson, T. & Wilde, G. (1996). Rısky Health And Safety Habıts Related To Perceıved Value Of The Future. Safety Science. Vol. 22, No. l-3, pp. 27-33.

Gamble, T. & Walker, I. (2016). Wearing a Bicycle Helmet Can Increase Risk Taking and Sensation Seeking in Adults. Psychological Science, Vol. 27(2) 289–294. DOI: 10.1177/0956797615620784

Pfattheicher, S., vd. (2020) The Emotional Path to Action: Empathy Promotes Physical Distancing and Wearing of Face Masks During the COVID-19 Pandemic. Psychological Science 1–11. DOI: 10.1177/0956797620964422

Wilde, Gerald. (1998). Risk Homeostasis Theory: An Overview. Injury prevention : journal of the International Society for Child and Adolescent Injury Prevention. 4. 89-91. 10.1136/ip.4.2.89.

Wise T, Zbozinek TD, Michelini G, Hagan CC, Mobbs D. 2020 Changes in risk perception and self-reported protective behaviour during the first week of the COVID-19 pandemic in the United States. R. Soc. Open Sci. 7: 200742. http://dx.doi.org/10.1098/rsos.200742

Önerilen Yazılar

Leave a Reply