Hiç gergin, öfkeli ya da üzgün geçen bir günün sonunda vücudunuzda ağrı hissettiğiniz oldu mu? Ya da bir rahatsızlık nedeniyle doktora gittiğinizde, size bunun psikolojik bir nedenden kaynaklanabileceği söylendi mi?
Hayatımızda her birimizin çoğu zaman deneyimlediği stres koşulları vardır. Çünkü insan olmak da bir yerde bunu gerektirir. Tabii ki biraz da mizaç yapımıza da bağlı olarak gün içi bazı olumsuz duygular ile dolup taşıyor öyle ki eve gidince bu duyguları bedenimizde taşımaya devam ediyoruz. Bu da yerini bazen baş ağrıları, kas ağrıları gibi bazı psikosomatik yakınmalara bırakıyor. Bununla beraber stresli geçen bir günün ardında sevdiğiniz bir insana dokunduğunuzda, ona sarıldığınızda bedeninizde hissettiğiniz bu ağrının veya hoş olmayan hislerin bir nebze olsun yatıştığını hissettiğiniz oldu mu?
Ben de klinik psikoloji alanında uzmanlığımı yaparken daha çok beden ile ilişkili olan psikosomatik problemlere yöneldim. Çünkü aslında bir yerde zihinsel süreçlerin soyut yapısının bedende somut olarak yer edinmesi beni heyecanlandıran bir konuydu. Diğer bir taraftan bedendeki herhangi bir durumun zihindeki etkileri de dikkat çekici. Bununla beraber insanların yakındığı bu beden ağrılarına bir nebze olsun ışık tutmayı amaçladım.
Bu bölümden itibaren kısaca araştırmamı ve sonuçlarını paylaşacağım. Daha sonra diğer araştırmalar neler söylüyor onlara bakacağız.
Katılımcılara Teşekkür
Ama hepsinden önce araştırmama destek olan tüm katılımcılara içten teşekkürlerimi sunmak isterim. Bu araştırmanın ortaya çıkmasının birincil kaynağı sizlersiniz ve katkılarınız için ne kadar teşekkür etsem az.
Yüksek Lisans Tez Çalışmam
Günlük Negatif Duygulanım ile Somatik Belirtiler Arasındaki İlişkide Psikolojik Esneklik ve Duygusal Dokunmanın Düzenleyici Rolü
Burada çok fazla teknik konulara girmeyeceğim ama araştırmanın genel yapısını anlamak adına yöntemine kısaca vurgu yapacağım. Benim araştırmamı diğer araştırmalardan ayıran en önemli fark günlük araştırma olmasıydı. Ne demek günlük araştırma? Türkiye’de yaygın olarak katılım gösterdiğimiz bilimsel araştırmalarda genellikle kesitsel desen dediğimiz çalışmalar var. Bu çalışmalara sadece bir defa katılırız ve anket sonucunda araştırma sonucu ortaya konulur. Fakat benim araştırmamda katılımcılardan önce bir temel ölçüm aldım sonra ise 7 gün boyunca onlardan günlük olarak deneyimledikleri negatif duygular, somatik belirtiler ve partnerleri ile deneyimledikleri duygusal dokunma dediğimiz (buna sonra değineceğim) bilgileri aldım.
Bir de temel ölçüm dediğim ilk ölçümde psikolojik esneklik kavramını araştırdım ama bu konuya çok girmeyeceğim. Yani ben katılımcıların tek bir anlık beden durumlarına, duygularına yönelik bir ölçümden ziyade kişileri hem diğer katılımcılarla karşılaştırmış hem de 7 gün boyunca somatik belirtilerinde, negatif duygularında, duygusal dokunma sıklığında ne gibi farklılıklar yaşanmış bunları gözlemledim. Araştırma verilerini Hiyerarşik Lineer Modelleme (HLM) tekniği ile analiz ettim.
Negatif Duygular ve Somatik Belirtiler
Evet, araştırmamda ilk olarak şunu merak ettim. Günlük hayatta yaşadığımız öfke, suçluluk ya da mutsuzluk gibi olumsuz duygular, vücudumuzda ağrı ya da diğer fiziksel belirtiler ile bağlantılı mı? Sonuçlar bunu doğruladı. Tahmin edebileceğiniz üzere, günlük yüksek negatif duygular yüksek somatik belirtiler ile ilişkili.
Duygusal Dokunma
Çalışmamda ikinci olarak merak ettiğim konu ise, neden bazı insanların en ufak streste başına bir ağrı saplanırken bazı insanlar sakin, dingin ve bedeninde herhangi bir etki oluşmuyor? Koruyucu olan ne? Bu insanlar neyi farklı yapıyor? Tabii ki her koşulu ölçemem ama kötü geçen bir günün ardında oluşan beden ağrılarına nazik bir dokunuş, belki birine sıkıca sarılmak, kucaklaşmak iyi gelir mi? Sarılmak, öpmek, el ele tutuşmak veya nazik bir dokunuş ağrılarımıza ilaç olur mu? Fiziksel temas yani araştırmamda “duygusal dokunma” olarak ele aldığım unsur çok stresli bir günün ardında oluşan beden ağrılarını iyileştirir mi?
Çalışma evli katılımcıları kapsıyordu. Alanyazın araştırmalarında da görüyoruz ki romantik partner ile deneyimlenen bu fiziksel, nazik dokunuş daha az beden ağrısı ile ilişkili. Fakat duygusal dokunmanın, bahsettiğim ilişkiyi zayıflatması beklenirken daha da güçlendirmiş olduğu görülüyor. Katılımcıların olumsuz duyguları ile beden ağrıları ilişkili. Fakat partnerlerinin sarılması, nazik dokunuşunun fazla olması bahsettiğim ilişkiyi zayıflatması beklenirken daha da güçlendirmiş görünüyor. Buradan baktığımızda çok kaba bir tabir ile iyileştirmekten ziyade durumu daha da kötüleştiriyor gibi.
Peki diğer araştırmalarda bunun aksi bir sonuç varken benim araştırmamda neden böyle bir sonuç ortaya çıktı? Yakın zamanda yapılan bir araştırmada dokunma deneyiminin katılımcılar tarafından olumlu olduğu kadar olumsuz algılanabileceği yönünde. Yani katılımcılar o gün çok kötü bir gün geçirdiler ve partnerlerinin onlara sarılması, dokunması çok da istenilen bir durum değildi. Üstelik sarılma gibi temaslar o araştırmada bazı katılımcılar tarafından negatif bir deneyim ve ağrı ile ilişkili olabilecek unsurlar barındırıyordu.
Benim araştırmadaki sonucun böyle çıkmasında ikinci olarak, negatif duygular beden belirtileri ile o kadar yüksek derecede ilişkiliydi ki, nazik bir dokunuş bu etkiye iyi gelebilecek kadar yüksek bir etki yaratmadı.
Ve son olarak şunu söylemeliyim ki katılımcıların evlilik içinde ne kadar mutlu oldukları, dokunmayı nasıl algıladıkları, ilişki tatmini, dokunma sıklığı az mı geldi çok mu geldi gibi ifadelere yönelik bir bilgim yoktu. Bunu özellikle vurguluyorum çünkü bir araştırma şunu gösteriyor: Mutlu evliliklerde mutsuz evliliklere kıyasla kişiler fiziksel temastan daha fazla fayda elde edebiliyorlar. Ya da bedenin ağrıması kişiler için ikincil bir kazanç oluyor. Yani partnerinizin dikkatini çekmek, nazik bir dokunuş gibi daha fazla fiziksel temas almak için bilinçli ya da bilinçli olmadan bedenin daha fazla ağrıması.
Dokunmanın Gücü
Yine de şöyle bir toparlarsak, benim çalışmam bütün literatür için belirleyici bir unsur olamayacağı gibi alanyazın için farklı bir bakış açısı yaratıyor.
Genel literatür çerçevesinde baktığımızda dokunmanın pek çok faydası olduğunu görürüz. Aynı zamanda dokunma-dokunulma ihtiyacı nereden gelir?
Evrimsel Bakış Açısından Dokunma – Bağlanma Kuramı
Çok ünlü bir maymun deneyi var. Harlow’un maymun deneyi. Çok basit bir biçimde anlatmak gerekirse, araştırmacılar yavru bir maymunu alıp bir odaya bırakıyorlar ve bu odada anneyi temsil eden 2 adet maket bulunuyor. Bu figürlerden bir tanesi tamamen telden oluşan bir yapı ama süt veren bir biberonu var. Diğer figürde ise mama yok ama yumuşacık bir yapısı var. Yavru maymun gözlemlendiğinde yumuşak yapısı olan maket ile daha fazla zaman geçiriyor, sarılıyor ve orada kalıyor. Acıktığında çok kısa bir sürede telden makete gidip besinini alıp yeniden yumuşak yapısı olan makete gidiyor. Bu sonuç bizlere, besin ihtiyacı kadar nazik bir dokunuşa da ne kadar ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor.
Bebeklerde de yine annenin veya bakımverenin sadece bebeğe besin sağlaması değil aynı zamanda ona güvenli, sıcak, temas içeren bir ortam oluşturmasının çok önemli olduğunu görürüz. Bebekler kendilerine bakım verenin fiziksel nazik temasına, sıcaklığına ve yumuşak dokunuşuna ihtiyaç duyarken aynı zamanda regüle olurlar, sinir sistemleri yatışır. Böylece bebeğin gelişimi-büyümesi için daha uygun bir koşul yaratılmış olur.
Yetişkinlikte Duygusal Dokunma İhtiyacı
Yetişkin olduğumuzda bu dokunma-dokunulma ihtiyacı yok olmaz. Yine dokunmak ve dokunulmanın ihtiyacını duyarız. Bu ihtiyacımızı ailemiz, eşimiz veya arkadaşlarımız ile karşılaşabileceğimiz gibi bir hayvanı sevmek de temas ihtiyacımızı karşılayabilir. Kendi bedenimiz ile olan temas da pek çok açıdan iyileştiricidir. Tıpkı bebeklerde olduğu gibi yetişkin bireylerde de fiziksel temasın sinir sistemi üzerinde yatıştırıcı ve stres için koruyucu etkisi vardır.
Özet ve Sonuç
Özetle;
Yaşadığımız olumsuz duygular bedenimizdeki ağrılar, semptomlar ile ilişkili. Bu sebeple duygu düzenleme becerilerini öğrenmek önemli. Duyguları tanımak, farkında olarak tepki biçimlerimizi düzenleyebilmek adına bilinçli farkındalık (mindfulness) egzersizleri yapabilir, duygu günlüğü tutabilir, duygularınızı dans-müzik gibi yaratıcı aktivitelere yöneltebilir ya da kendinizi daha iyi anlamak için bir uzmandan yardım alabilirsiniz.
İkinci olarak bir başkası ile bağ kurmak, fiziksel nazik bir temasta bulunmak da aynı zamanda yatıştırıcı olması ve duygularımızı düzenleme açısından önerilmektedir.
Tabii ki, dokunmaya-dokunulmaya bakış açınız, bunun nasıl gerçekleştiği, yeterince gerçekleşip gerçekleşmediği gibi konulara bağlı olarak sizi farklı açılardan etkileyebileceğini de göz önünde bulundurmanız gerekebilir.
En nihayetinde koşullar istediğiniz gibi değilse, yalnız yaşıyorsanız, farklı bir ülkede bulunuyorsanız ve orada sarılmak, tokalaşmak gibi en basit fiziksel temas eylemleri pek yoksa veya herhangi biri ile fiziksel temasta bulunmak hoşunuza gitmiyorsa kendi bedeniniz ile temas edebilirsiniz. Öz şefkat barındıran beden tarama egzersizleri bu konuda başlangıç için faydalı olabileceğini düşünüyorum.
Sonuç olarak, beden ve zihin birbirinden bağımsız yapılar değillerdir. Birbirleri ile sürekli iletişim halindedir ve birbirlerinden etkilenirler. Benim araştırmam ve genel çerçevede diğer araştırmalara bakarsak sarılmak, nazik bir dokunuş beden ağrıları için iyileştirici olabileceği gibi bazı koşullarda sonuçlar farklı olabilir. Araştırmaların kapsamlarını iyi belirlemek bu bakış açısı ile yorumlamak bu yüzden önemli. Tabi dokunmanın yatıştırıcı etkisini ve faydalarını göz ardı etmemeliyiz.
Dokunma ihtiyacımızın farkında olmak kendi bedenimiz ile bağ kurmanın bir adımı olabilir.
Araştırmanın ayrıntılı sonuçları için bana iletişim formundan ulaşabilirsiniz veya YÖKTEZ sayfasından çalışmaya ulaşabilirsiniz.
Şimdilik görüşmek üzere, sağlıcakla kalın.
Yüksek lisans tez ResearchGate link
Yararlanılan Kaynaklar
- Atilla, F. D. (2024). Günlük negatif duygulanım ile somatik belirtiler arasındaki ilişkide psikolojik esneklik ve duygusal dokunmanın düzenleyici rolü (Yüksek lisans tezi). İzmir Bakırçay Üniversitesi. Tez no: 885024 https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi
- Debrot, A., Schoebi, D., Perrez, M., ve Horn, A. B. (2013). Touch as an interpersonal emotion regulation process in couples’ daily lives: The mediating role of psychological intimacy. Personality and Social Psychology Bulletin, 39 (10), 1373-1385. https://doi.org/10.1177/0146167213497592
- Ditzen, B., Germann, J., Meuwly, N., Bradbury, T. N., Bodenmann, G., ve Heinrichs, M. (2018). Intimacy as related to cortisol reactivity and recovery in couples undergoing psychosocial stress. Psychosomatic Medicine, 81 (1), 16-25. https://doi.org/10.1097/PSY.0000000000000633
- Harlow, H. F. (1958). The nature of love. American Psychologist, 13(12), 673 685. https://doi.org/10.1037/h0047884
- Jakubiak, B. K. (2022). Affectionate touch in satisfying and dissatisfying romantic relationships. Journal of Social and Personal Relationships, 39 (8), 2287-2315. https://doi.org/10.1177/02654075221077280
- Pohl, H., Schubring-Giese, M., ve Gantenbein, A. R. (2019). Can anything good ever come from bearing migraine attacks? Suggestions for a comprehensive concept of gain in migraine. Current Pain and Headache Reports, 23, 1-10. https://doi.org/10.1007/s11916-019-0829-2.
- Sailer, U., Friedrich, Y., Asgari, F., Hassenzahl, M., ve Croy, I. (2024). Determinants for positive and negative experiences of interpersonal touch: Context matters. Cognition and Emotion, 1-22. https://doi.org/10.1080/02699931.2024.2311800
- Stadler, G., Snyder, K. A., Horn, A. B., Shrout, P. E., ve Bolger, N. P. (2012). Close relationships and health in daily life: A review and empirical data on intimacy and somatic symptoms. Psychosomatic Medicine, 74 (4), 398-409. https://doi.org/10.1097/PSY.0b013e31825473b8